ERGENLİK DÖNEMİ

Duygularını dışa atması için, insanın güvendiği kişilere içini dökmesi, duygu ve düşüncelerini onlara anlatması ile gerçekleşir. Ergenlerin de konuşmaya, dinlenmeye ve anlaşılmaya ihtiyaçları vardır. 

Ergenlik dönemi, çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. Ergenlik döneminde hızlı fiziksel değişimler başlar, psikososyal olgunlaşma ile devam eder. Ergenlik dönemi başlama yaşı ile bitimi kişinin yaşadığı şehir, ülke ve sosyal çevreye göre değişim gösterebilir. 

Ergenlik döneminin genellikle 11–12 yaşlarında başlaması ve 20’li yaşlarda sona ermesi beklenmektedir. Ergenlik dönemi 12–14 yaş arası erken ergenlik, 14–17 arası orta dönem, daha sonrası da geç dönem olarak ayrılmıştır. 

Ergenlik dönemi çok hızlı ilerleyen bir dönemdir. Ergenlik döneminde birbirleriyle zıt oluşan duygular aynı anda yaşanılabilir. Aynı anda hem üzüntü hem de sevinç bir arada yaşanabilir. 

ERGENLİK DÖNEMİNDE EN ÇOK FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER OLUŞUR 

Ayrıca cinsel gelişimi de içine alan bu fiziksel değişimlere puberte (buluğ) denir. Kızlarda  puberta başlangıcı 11 (8–13) yaş arasıdır,erkeklerde ise puberta başlangıcı kızlara göre iki yıl sonra olur (13–14).  Ergenlik bitiş dönemi kızlarda 16 yaş civarı, erkeklerde 17–18 yaşa değin sürer. 

Ergenlikte bedensel olarak değiştiğinden ergen gizliliğe önem vermeye başlar.  Odalarına izinsiz girmeye tepki gösterirler. 

GELİŞMEDE HORMONLARIN DENGESİ 

Ergenlik döneminde hipofiz bezinden salgılanan büyüme hormonları  sonuçu cinsel olarak olgunlaşma ve bedenlerinde değişim kısa sürede boy uzaması olur. 

 Ergenlikte hipofiz bezinin salgıladığı hormanlar titoid ve adrenal bezlerde ve iç salgı bezlerini etkiler. Bu hormonların etkisiyle testisler ve overler büyüyecek ve onlarında hormone salgılaması başlayacaktır. 

ERKEKLER KIZLARDAN DAHA UZUN VE AĞIR 

Erkeklerde ergenlik başlangıcı ve öncesinde hızlı bir boy ve ağırlıkta hızlı artış olur. 12-16 yaş arası belirgin olmakla beraber 18 yaşa kadar  büyüme sürer. Kızlarda  ergenlik öncesi gelişim hızlı olup ergenlikte yavaşlar. 

Doğumda erkekler boyca kızlara oranla biraz daha uzundurlar.  Erkek çocukları 10 yaş zamanında birkaç yıl boy avantajını kaybeder. Ergenlik  döneminin ortalarında bu boy uzama avantajını kazanır. 

Ağırlık artışı, boy uzamasına paralel bir gelişim izler. Kızlar erkeklere oranla daha hafiftirler. 

ÇOCUKLARDA 350, ERİŞKİNLERDE 250 KEMİK VAR 

Bu dönemde ağırlık artışı, kas ve kemiklerin büyümesiyle gerçekleşir. Çocukluk döneminde, kaslar vücudun toplam ağırlığının yüzde 30’unu, olgunlaşma sonucu ise yüzde 63’ünü oluştururlar. Kemikler ağırlaştığı gibi, hacimce de büyürler. 

Yeni doğmuş bebeğin iskelet yapısı çoğunlukla kıkırdaktan oluşmaktadır. Çocukluk  zamanında kıkırdaklar sonrasında kalsiyum ve fosfat depolanması ile kemikleşir. Bu dönemde iskelet yapısında 350 kemik vardır. Daha sonra erişkinlikte ise, bu kemik sayısı 206’ya düşer. 

BEDEN VE ŞEKİL ORANLARI 

Çocukluk döneminde kız çocukları ve erkek çocukları arasında şekil açısından çok az fark olmasına rağmen ergenlikte bu fark belirgin artar. Erkeklerde dar kalça, geniş omuz düzgün, uzun bacaklar, kızlar geniş kalça  dar omuzlar  şeklinde  vücut belirginleşir .

BİLİŞSEL GELİŞİM 

Ergenlik döneminde zihinsel yeteneklerinde de değişim yaşarlar. Geleceğe yönelik ve soyut düşüncelerle ilgili olurlar. 

DUYGUSAL GELİŞİM 

Ergenlerin bu dönemde aşağıdaki duygu çeşitlerini yaşamaktadırlar; → Duyguların Yoğunluğunda Artış
→ Âşık Olma
→ Mahcubiyet ve Çekingenlik 
→ Aşırı Hayal Kurma
→ Tedirgin ve Huzursuz Olma
→ Yalnız Kalma isteği
→ Çalışmaya Karşı isteksizlik
→ Çabuk Heyecanlanma 

ERGENLİK DÖNEMİNDE EN SIK RASTLANAN HEYECAN BİÇİMLERİ 

Korku 

Ergenlikte korku üç temel noktada incelenebilir: 

Objelere Karşı Duyulan Korkular: Objelere karşı fırtına ,fare ,kopek gibi  objelere duyulan korkudur.. 

Sosyal İlişkilerden Duyulan Korkular: Topluma karşı konuşmak, alaycı kişilerle bir arada olmak, büyüklerin olduğu toplumlar gençlerde korku ve şaşkınlık sebebi olabilir. 

Ergenin Kendisi İle İlgili Korkuları: Okul ve işinde başarısızlık, ölüm, kendinde veya ailesinde ciddi bir  hastalık olma korkusu. 

Endişe 

Hayali nedenlerden oluşan korku türüdür. Endişe korkudan daha uzun sürer. 

Öfke 

Öfkeye neden olan algılar sosyal kaynaklıdır. Öfkeyi oluşturan başlıca nedenler; ergenle alay edilmesi, ona yalan söylenmesi vb. 

Duygusal Kırıklıklar 

Ergenin arzuladığı veya istediği bir amacın önüne çıkan engeller sonucunda yaşadığı kırıklardır. Bu durumlar karşısında ergende öfke hali görülür. Kolay sakinleşemezler. Ergenin kırılma halindeki verebileceği tepki yaşına, aile içinde yaşadığı ortama ve toplumsal geçmişine bağlıdır. 

Ruhsal Zorlanmalar 

Ruhsal zorlanmalar uygun yaşantı ortamı ya da eğitim öğretim sağlanamadığından dolayı bazı bozukluklar görülebilir. Başlıca bozukluklar şunlardır; 

→ Uyumsuz davranışlar (kaçma, çalma, suça yönelme vb.)
→ Uzaklaşma
→ Davranış bozuklukları (stres, depresyon, nevroz, psikoz)
→ Öğrencide sosyal geri çekilme. 
→ Madde bağımlılığı (sigara, alkol, bali, tiner gibi uyuşturucular) 

ERGENLİKTE KARŞILAŞILABİLECEK BAZI SORUNLAR 

Ergenler bu dönemde ebeveynlerin kendilerinin büyüdüğünü kabul etmelerini ve buna saygı göstermelerini beklerler. Ergenler bu dönemde kardeşleri ile çatışma içindedirler. Kardeşlerinin kendisine karşı daha saygılı olmasını isterler. 

Anne ve babalar bu dönemde çocuklarının kendilerinden uzaklaştığını hissederler. Fakat ergenler bu dönemde anne babalarına daha bağımlı olurlar. Ergenlik döneminde başarıları biraz düşer bunun nedeni sürekli ilgi odağı olma hissi ve hayal kurmalarıdır. 

ERGENİN AİLE İÇİ İLİŞKİ VE SORUNLARI 

Bu dönemde ergenler aile içerisinde ters ve zıt görüşler yaşamaktadırlar. Ergenlerin kendilerine yetişkin görev ve sorumluluk verilmemesi ergeni huzursuz ve mutsuz eder. Ergenin aile içinde gördüğü sevgi ve güven duygusu kişilik yapısını önemli derecede etkiler. Ebeveynlerin çocuklarına karşı bu dönemde daha sert otoriter davranması ergende mutsuzluğa ve içe kapanıklığa yol açar. 

ERGENLİK DÖNEMİNDE ANTİ-SOSYAL DAVRANIŞ 

Ülkemizdeki 25 yaş altındaki çocuk ve ergenlerin işlemiş oldukları suç oranlarının 14 yaşında işlendiğini göstermiş olması ergenlik döneminin ne kadar zorlu bir süreç olduğunu göstermektedir. 

ERGENLİKTE RUHSAL SORUNLAR 

Ergenlikteki başlıca ruhsal sorunlar şunlardır. 

İNTİHARIN EN ÇOK OLDUĞU DÖNEM ERGENLİK YILLARIDIR 

İntihar olmasının nedeni aile içinde sevgisizlik, anne ve babanın ölmesi-ayrılması, karşı cinsten red edilme, grup içinde aşağılanma, kendisi ile alay ve dalga konusu olmak vb…. 

Bu tür durumlarda ergen ölümün tek çare olduğunu düşünür. 

İntihar eden gençler arasında anne ve babası ayrılmış olanların oranının yüksek olduğu, yakın çevrelerinde intihar vakası ile karşılaştıkları görülmektedir. 

İntihar önlemek için; ilk önce ergenin, anne babanın ve öğretmenlerin eğitilmesi gerekir. 

Anne baba ve öğretmenler için en önemli başlangıç bu eğilimi taşıyan gençlerle konuşmaktır. Ergenler ile yapılacak konuşmada kendisini yargılamadan ve değerlendirmeden konuşulmalıdır. 

ERGENLERDE DEPRESYON TANISI KOYMAK ZORDUR 

Çünkü bu dönemde ergenlerin duygu yoğunluğunda iniş ve çıkışlar vardır. Depresyon riskini arttıran bazı faktörler şunlardır; 

Aile bireylerinde ölüm, çocukluk döneminde fiziksel ve cinsel tacize maruz kalmak, sosyal beceri eksikliği, kronik hastalıklar ve aile bireylerinden birinde depresyon hikayesinin olması. 

Ergenlik döneminde ergenlerin depresif davranışlarından kaçamak için alkol, uyuşturucu kullanabilir ya da rastgele cinsel ilişkiler kurabilir. Depresif duygu bozuklukları aile, arkadaş ve okul yönetim ilişkilerine zarar verir. 

Ergenlerde depresyon tedavisi çok önemlidir. Erken tanı sayesinde ergende oluşabilecek depresif hallerin önüne geçilebilir. 

Depresyon tedavisinde ilaç ve psikoterapi kullanılmaktadır. İlaç depresyonun semptomlarını gidermekte etkilidir. Özellikle ilaç tedavisiyle birlikte yürütülen psikoterapi etkili çözümler sağlamaktadır . 

Psikoterapi, stresli durumlarla nasıl baş edeceğini öğrenmesine yardımcı olur. Duruma bağlı olarak terapi, bireysel, grup ya da aile terapisi şeklinde yürütülür. 

PANİK BOZUKLUĞU ERGENLERDE YAYGIN GÖRÜLEN BİR HASTALIKTIR 

Panik bozukluğu yaygın görülen bir hastalıktır. Panik bozukluğunda kalp çarpıntısı, nefes darlığı gibi belirtiler olur. 

Panik atak belirtileri 

→  Aşırı derecede korkulu olma (çok kötü bir şey olacak duygusu)
→  Kalbin hızlı veya şiddetli bir şekilde çarpması 
→  Sersemlik veya baş dönmesi 
→  Titreme veya sarsılmalar 
→  Gerçek dışılık hissi 
→  Ölüm korkusu 
→  Kontrolü veya aklını kaybetme korkusu Teşhis ve tedavi edilmemesi durumunda panik bozukluğu ve yol açtığı komplikasyonlar ciddi sonuçlar doğurabilir.Panik atak olan ergenler de okul başarısı bozulabilir.Profesyonel yardım almalıdır. Erken tedavi  sonucu kapalı yer korkusu ,madde kullanımı,depresyon engellenebilir. 

ERGENLERDE ÇOK SIK KARŞILAŞILAN BİR SORUNDUR SOSYAL FOBİ

Sosyal fobisi olan gençler sürekli kaygılıdırlar. Gülünç durumuna düşmektense yalnız yaşamayı yeğlerler. Yeni girdikleri ortamda hata yapma korkusu utangaç tavırlar olur. Toplumdan ve faaliyetlerden kaçınırlar.

SINAV KAYGISI AİLEDEN KAYNAKLANABİLİR 

Sınav kaygısı olan ergenler sınav esnasında tam potansiyelini kullanamayıp heyecanlanmasıdır. Kendi içinde negatif düşünceler kurar ve bunun sonucunda çalışmasının karşılığını alamazlar. Sınavlar öğrencinin kişiliğini ya da genel anlamda başarılı ya da başarısız olduğunu değerlendirmez. Kaygı yaşamak son derece doğaldır. 

YEME BOZUKLUKLARI 

Ergenlik döneminin önemli bir sağlık sorunu ve hayatı tehdit edecek boyutlara kadar olabilen bir sorun yemek bozukluklarıdır.

Kaygı ile beraber olan şişmanlık depresyon ve anksiyesi gibi olumsuz sağlık sorunları ile paralel seyretmektedir. Sağlıksız diyet ve bedeninden  memnun olmadığından  oluşan yemek bozuklukları obezitenin artışına sebep olmaktadır.

Yeme bozukluklarının tedavisinde multidisipliner yaklaşım şarttır. Hekim ,diyetisyen ve psikolog eşliğinde tedavi edilmedir. Sağlıklı beslenmenin temelleri çocukluk yaşlarında atılmasının önemi daha iyi anlaşılmaktadır.Aile içi sağlıklı  beslenme alışkanlıkları erken yaşlarda beslenme felsefesi çocuklara öğretilmelidir.

SOMATOFORM BOZUKLUKLAR 

 Hastalar fiziksel ve bedensel yakınmalarda bulunmaktadır.Başka deyişle, kişi, ruhsal sorunlarını bedensel belirtilerle göstermektedir. Bu hastalık grubunun kategorileri şunlardır: 

Konversiyon Bozukluğu: Konversiyon bozukluğu nörolojik ve duyusal belirtiler gösterir. Motor belirtileri ise felç, yutma zorluğu, denge bozukluğu gibi belirtiler oluşmaktadır. Sara benzeri bayılma nöbetleri sık görülür. 

Ağrı Bozukluğu: Sürekli ağrı şikayeti vardır. Stres  bu ağrıların başlamasına ve artmasına sebep olur. Depresyon belirtileri de sıklıkla ağrıya eşlik eder. Hastaya, rahatsızlığı nedeniyle daha itinalı davranıldığında, ağrı belirtileri yoğunlaşabilir. 

Hipokondriasis: Hastalanma korkusu ya da aslında olmadığı halde ciddi bir hastalığı olduğu inancı vardır. Hastalar, bir hastalık ya da organlarında kötü işleyiş olduğuna inanırlar. Kronik gidişli bir hastalıktır. Hastaya yapılan muayene ve tetkiklerin normal çıkması kendisini biraz rahatlatır daha sonra tekrar hasta olduğuna inanır. Günlük dilimizde bu kişilere ‘hastalık hastası’ denilir. 

Beden Dismorfik Bozukluğu: Bedeninde bir bölümün görünümünde veya bir kısmında kusur olduğuna inanır. Çok az bir problem olsa da bu gözünde çok önemliymiş gibi görünür . 

SAÇ YOLMA 

Çocuklarda hatta ergenlerde görülür. Sık sık saçları koparmak, çekmek, yolmak, şeklinde görülür. Hem kız hem de erkekler de görülebilir. 

Saç yolma nedenlerinden en önemlisi anne çocuk arasındaki duygusal bağın tam anlamıyla ve güçlü olmaması. Çocuğun annesiyle duygusal bağ kuramaması onu rahatsız eder, hırçınlaştırır. 

Saç yolma davranışı gösteren çocukların anneleri, çocuğunu bu davranışından dolayı cezalandırmamalı küçük düşürmemelidir. Aile daha yakın ilgi ve şefkat  göstermelidir. 

UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMI 

 Ergenlik döneminde alkol ve uyuşturucu bağımlılığı başlayabilmektedir. Bu bağımlılık ruhsal veya fiziksel olabilir. Ruhsal bağımlılık,  insanlara keyif veren bir maddenin kullanılıp alışılması yokluğunda gerginlik ve kaygılı olmasıdır. Fiziksel bağımlılık, ruhsal bağımlılığın tersine uyarana bağlanma durumudur.  Bu maddenin yokluğunda titreme,terleme ,kusma kasılma olabilir. 

Ergenin sosyal aktivitelere katılmaması, destekleyici bir ailesinin ve sosyal çevresinin olmaması durumunda kendisinde gerilim duygusu yaratır. Ergen bu gerilimden kaçma yolları arar. Alkol ve uyuşturucu kullanımı bu kaçış yollarından biridir. Eğer bunlarda sık kullanılırsa bağımlılığa yol açabilir. 

Bağımlılığın tedavisi 

→ Çocuğunuza örnek olarak maddelerden uzak durmasını öğretin. → Çocuğunuzla açık ve dürüst olarak konuşun.→ Fikirlerinizi konuştuğunuz gibi hislerinizi de çocuğunuzla paylaşın.→ Çocuğunuzun başka yetişkinlerle iletişim kurmasında destekleyici olun.
→ Çocuğunuzun ilgi alanlarına yönelmesinde destekleyici olun.→ Çocuğunuza onun fikirlerinin ve kararlarının da önemli olduğunu gösterin.
→ Çocuğunuzun kendi kararlarının ve sorumluluklarının olmasında saygı gösterin ve ona yol verin. 

BİPOLAR AFFEKTİF BOZUKLUK 

(MANİK DEPRESİF PSİKOZ) 

 Yaşamın depresyon ve neşe bir enerji bir öfke nöbetlerinin olduğu bir durumdur,bir ruhsal hastalıktır. Bu hastalık mani ve depresyon atakları ile eşdeğerdir. Ara dönemlerde kişi normale döner. Bazı hastalarda mani ve depresyon belirtileri bir arada görülürken, bazı hastalarda belirtiler hafif düzeydedir. 

Hastalığın belirtileri, süresi ve şiddeti kişiden kişiye değişir. Bazı hastalarda mani bazılarında ise depresyon daha baskındır. Bazen de mani ve depresyon eşit oranda görülür. Ataklar birkaç günden birkaç aya kadar değişir. Tedavi edilmediğinde uzun sürer. 

ŞİZOFRENİ 

Şizofreni garip düşünceler, anormal duygular ve olağan dışı davranışlara neden olan tıbbi bir hastalıktır. Çocuklarda nadir olarak görülür ve erken aşamalarında fark etmek çok zordur. Şizofreni hastası çocuk ve ergenlerin davranışlarını yetişkin şizofrenlerden farklı olabilmektedir. Şizofreni hastası çocukların çoğunda psikotik semptomların (halüsinasyonlar, hezeyanlar ve düzensiz düşünce yapısı) görülmesinden çok önce dil ve diğer fonksiyonların gelişiminde gecikmeler görülmektedir. 

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB) 

Erken teşhis ve ilaç tedavisi önemlidir. Yukarıda sayılan sorun ve semptomları sergileyen çocuk ve ergenler kapsamlı bir değerlendirmeden geçirilmelidir. Genellikle ilaç tedavisi, bireysel terapi, aile terapisi ve özel programların (okul, faaliyetler) bir kombinasyonunun uygulanması gerekli olur. 

Erken uyarı işaretleri; 

→ Hayal ile gerçeği ayırmakta zorlanma.
→ Gerçekte olmayan şeyler görme ve sesler duyma.
→ Canlı ve garip düşünce ve fikirler.
→ Ruh durumunda aşırı değişken yapı.
→ Acayip davranış ve hareketler.
→ Kronolojik yaşına göre daha küçükmüş gibi davranma.
→ Kaygı ve korku dolu olma.
→ Televizyon ya da filmleri gerçeklikle karıştırma.
→ Arkadaş edinme ve arkadaşlıkları sürdürme konusunda ciddi sorunlar. 

Obsesyon, kişinin isteği dışında ortaya çıkan ve bilinç alanına zorla giren ısrarlı düşünceler, imajlar, kompulsiyon ise eyleme yönelik bir zorlama olarak tanımlanmaktadır. Obsesyonlar, tekrarlayıcı kelime, düşünceler, korku, anılar, resimler veya dramatik sahneler olabilir. 

OKB’nin tedavi yöntemleri 

Aile ilişkilerini düzenleme, arkadaş ilişkilerini, kaçınmaları azaltmak amacıyla dinamik oryantasyonlu terapinin işlevsel ve etkin olduğu vurgulanmaktadır. 

ÖNEMLİ ÇOCUKLUK DÖNEMİ HASTALIKLARININ ERGENLİĞE YANSIMASI VE RUH SAĞLIĞINI KORUMA YOLLARI 

OTİZM 

Otizm, birbirine benzerlikler gösteren yaygın gelişimsel bozukluklar başlığı altındaki bozukluklardan biridir. Otizm tanısı konulabilmesi için şu alanlarda bozukluk olur; 

Toplumsal etkileşim alanında olabilecek sorunlar; 

→ Kişilerle göz teması kuramama
→ Konuşma sırasında cevap vermeme
→ Paylaşamama
→ Çevresindeki kişiler yokmuş gibi davranma
→ Yakınlık kuramama
→ Yaşıtları ile oyun oynayamama 

Sözel iletişim alanında olabilecek sorunlar; 

→ Ses tonunu ayarlayamama
→ Konuşmama
→ Beden dilini kullanamama
→ Dil gelişiminde gerilik 
→ Espri ya da taklitleri benzerliği olan kelimeleri ya da ses tonlarını anlamada zorluk 

Oyun alanında olabilecek sorunlar; 

→ Acıya, sıcağa ve soğuya duyarsızlık
→ Zıplama, ayak ucunda yürüme 
→ Belli bir oyun oynama ve ısrarcı olma 
→ Hayali oyun ve taklit yapamama 
→ Uyku ve yeme sorunları 
→ Oyuncakları amacı dışında kullanmak (atmak, vurmak, koklamak, tatmak) 

Aslında bebek doğduğu andan itibaren farklılık gösterir. Eğer ailenin daha önce olmuş bir bebeği varsa, aile kıyaslama yapabilir. Pek ağlayıp sızlamayan, tepkisiz, fazla uslu bebeklerdir. 

Otizm, bir çocukluk dönemi hastalığı olmakla birlikte, ergenlik döneminde yeni sorunlar doğurur. Diğer insanların duygularını anlayamadığı ve davranışlarını ona göre düzenleyemediği için sorunlar çıkabilir. 

ZEKÂ GERİLİKLERİ 

Zekâ gerilikleri de çocukluk döneminde saptanmakla birlikte, ergenlik döneminde yeni sorunlara yol açar. Geriliğin derecesi ve erken başlanan uygun eğitim bu sorunların düzeyini etkiler. Aile için zekâ sorunu olan bir ergenle baş etmek, bir çocukla baş etmekten zor olabilir. 

Aileler özellikle cinselliğe ilişkin ne yapacaklarını bilemediklerinden, bu konuda hiç konuşmayarak yok saymaya çalışırlar. Bu konuda çocuğa zekâ düzeyine göre bilgi vermek, hem onun hem de ailenin işini kolaylaştıracaktır. Cinsel gelişimi diğer çocuklardan farklı olmayacaktır. 

RUH SAĞLIĞINI KORUMA YOLLARI 

Ruh sağlığı insanın kendisi ve çevresi ile bir uyum ve denge içinde olmasıdır diye tanımlanabilir. Hayatın her döneminde bazı temel düşünce biçimlerine sahip olmak ve bunun yanı sıra bazı temel davranışları kazanmak ruh sağlığını korumak için vazgeçilmezdir. 

Ruh sağlığını korumak için bazı temel davranışlar; 

→  Öfke, kızgınlık, korku, sevinç gibi olumlu ve olumsuz duyguların içe atılmaması, uygun bir dille anlatılması şarttır. Duygularını dışa atması için, insanın güvendiği kişilere içini dökmesi, duygu ve düşüncelerini onlara anlatması ile gerçekleşir. Ergenlerin de konuşmaya, dinlenmeye ve anlaşılmaya ihtiyaçları vardır. 

→  Herkes en az bir alanda yetenekli olduğuna inanmalıdır. Kişinin kendisine ve yeteneklerine saygı göstermesi şarttır. Kişi kendindeki saklı güçleri açığa çıkarmak için gücü olduğuna inanması gerekir. 

→  İnsanlar acı veren olaylardan kaçarak, neşe ve mutluluğa yönelmek isterler. Bu insanın tabiatında vardır. Mutsuzluk veren olaylardan uzaklaşırken kişiyi iyi anlamak lazımdır. Acı ve mutsuzluk veren olayları görmezlikten gelmek ya da yok saymak da bir yöntemdir. Sorun ortaya çıktığı zaman bu yollar ile çözülmeye çalışılmalıdır. Kişiler arasında yaşanan bir problem var ise, kişiler araya üçüncü şahısları sokmadan kabul edilebilir üslup içinde konuşmalıdırlar. 

→  Olumlu ruh sağlığına sahip olmanın birinci şartı zamanı verimli kullanmaktır. Çalışmak ve üretken olmak ile ruh sağlığı arasında yakın ilişki vardır. Kişinin iş veya okul dışı serbest zamanlarında da sosyal uğraşları olması, onun yapıcı ve yaratıcı olmasına yol açacaktır. 

→  Ergenlik döneminde, ergenin isteklerinin engellenmesini veya bir arzusunun gerçekleşmemesi onda kırıklık yaratır. Gençlerin arzularının gerçekleşmemesi karşısındaki hayal kırıklıklarının yaratığı üzüntü yetişkinlerinkinden çok daha fazladır. Karşı cinsten bir arkadaşı tarafından reddedilmek, okulda başarısızlık veya bir isteğinin yerine getirilmemesi gibi olayları karşılama biçimini öğrenmeleri üzüntülerini telafi etme yollarını arttıracaktır. Arzu edilmeyecek durumlarla bir konudaki başarısızlığın kişinin bütün alanlarda başarısızlığı anlamına gelmeyeceğini düşünmek, başarısız olma veya engellenme karşısındaki kırgınlıkları azaltacaktır. Burada anne ve babanın desteği gereklidir. 

→  Beden sağlığı ile ruh sağlığı arasındaki ilişkiye dikkat etmek gerekir. Yetişme çağındaki bir insan için gerekli proteinlerden ve minerallerden yoksun bir beslenme beden ve ruh sağlığını tehlikeye düşürebilir. 

→  Spor yapmak beden ve ruh sağlığını güçlendirir. Sportif faaliyetler gençteki beden enerjisinin uygun şekilde harcanmasını sağlar. Gençlerdeki öfke ve saldırganlık duyguları spor yolu ile giderilebilir. Grup içinde yapılan sporlar aynı zamanda gençlerin sosyalleşmesi için uygun ortamlar sağlar. 

→  Ergenlerin sevilmeye, güven duymaya, takdir edilmeye, kendini değerli görmeye ihtiyacı vardır. Bunların yanında gençlerin her insan gibi fark edilmeye, yani dikkat edilmeye, hoş vakit geçirmeye, arkadaşları ile sohbet etmeye, hayal kurmaya ve müzik dinlemeye de ihtiyacı vardır. Anne ve babanın bilmesi gereken şey, her gencin bu ihtiyaçları karşılama biçiminin farklı olduğudur. Her insan, tamamen kendine has özellikleri olan ve kendinden başka kimse ile benzeşmeyen bir varlıktır. Gencin bu farklılığı yetişkinler tarafından saygı ile karşılanmalıdır. 

→  Bütün öğretilerde kendini bilmeli kuralı ruh sağlığının ve olgunlaşmanın temel basamağıdır. İnsanın duyguları, ilgileri, yetenekleri, ileriye yönelik düşünceleri, yürüme, giyinme ve konuşma şekli, yalnızken veya başkalarının yanındayken takındığı tavırlar ve daha birçok özellik kişiliğini yansıtır. Gencin kendi kişiliğini bilmeye çalışması, olaylar karşısındaki tavrını anlamasına, kendi kendini değerlendirebilmesine, gerektiğinde kendisini eleştire bilmesine, kendini başkalarının gözü ile değerlendirebilmesine, iyi ve kötü yanlarını fark edip daha iyi olmaya çalışmasına yol açar. 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir