EPİGENETİK BESLENME

2011 yılında “epigenetik diyet” terimini ortaya atıldı. Yediklerimizin DNA ifadesi üzerindeki değişikler epigenetik değişikliklerdir.

Örnek verecek olursak Brokoli içindeki izotiyosiyanatlar, soya fasulyesinde genistein, kırmızı üzümlerde resveratrol  epigenomun değiştiği çalışmalar ile ispatlanmıştır. Epigenetik diyet DNA metiltransferazlar ve histon deasetilazlar gibi epigenetik modifiye edici enzimlerin yanı sıra bazı kodlayıcı olmayan RNA’ların modülasyonu yoluyla tümör ilerlemesini inhibe edebilir.

Bazı besinler içindeki bioaktif maddelerin çevresel kirliliklerin neden olduğu epigenom hasarını da azaltabileceği gösterilmiştir.

Örneğin, metil donörleri (B12 vitamini, folat, kolin ve diğerleri gibi) ve izoflavon genistein ile diyet takviyesi, halk sağlığıyla ilgili bir hormonu bozan kimyasal olan bisfenol A’nın neden olduğu epigenom düzensizliğini tersine çevirebilir. B vitaminleri, hava kirliliğinin neden olduğu DNA metilasyon kaybını önleyebilir. Diyet folik asit takviyesinin ağır metallerin neden olduğu olumsuz etkileri önlediği gösterilmiştir.

Epigenetik besinlerin , Çevre kirliliğinin yol açtığı epigenomik kusurlara düzeltmek için kullanılabileceği bir gerçektir. Bu çevresel toksinlerden arınmak gerektiği gibi, toksinlerin DNA üzerindeki olumsuz etkileri de epigenetik beslenme ile değiştirilebilmektedir. Anne karnından başlayan bu değişiklikler bebeğin gelecek hayatındaki hastalıkların önlenmesi bakımından da önemlidir.. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir